Geçenlerde bir film izledim. Yuva isimli bir film. Filmden çıkınca kanım çekilmişti. Belki de daha yolun çok başında olduğumdan bilmiyorum. Film değil bir belgeseldi aslına bakarsanız. Tecavüz, ensest, taciz, istismar, pedofili ilk orda bu kadar açık açık göstermişti bana çirkinliğini. O genç kız gibi ergenliğe yeni girdiğim zamanlar öğrenmemiştim . Ya da 4 yaşlarında ki kız çocuğu kadar şanssız değildim. 9 yaşındaki –erkek çocuğu-nun duygularını da bilemezdim. Ama paylaşabilirdim. Ben daha geçtiğimiz gün bir filmden öğrendim bu tanımların insanın kanını nasıl dondurduğunu. Dayısının tecavüz ettiği bir kız uzun yıllar aseksüel olduğu fikriyle yaşamış. En korktuğu soru ise “Bir sırrın var mı?” olmuş. 4 yaşında ki minik kız çocuğu babası tarafından defalarca tecavüze uğramış. O yetmezmiş gibi babasının gözü önünde başka adamlarında tecavüzüne uğramış ve çocuk pornosu denilen iğrenç randa her şeyden habersiz girivermiş. 9 yaşında ki minik erkek çocuğu. Abisi tarafından tecavüze uğramış. O şuanda homoseksüel ve kimse onu bu tercihinden dolayı suçlayamaz. Üstelik o abi kız kardeşine de defalarca tecavüz etmiş.
O kadar trajik hikayeler(!) ki bunlar. Sorun şu ki; hikaye değil hiç biri. Gerçek hayat. Bize çok uzakmış gibi görünen aslında burnumuzun dibinde olan gerçek hayatlar.
Genç kız dayısının tecavüzünü annesine söylediğinde ise annesi sadece birkaç gün ağlıyor ve her şey kaldığı yerden devam etmeye başlıyor. Bunun sebebi de annesinin de küçükken abisinin tacizine ve tecavüzüne maruz kalmış olması.
İşin sorgulanması gereken bir başka boyutu ise annesi bütün her şey bilmesine rağmen kızına bayramlarda kandillerde dayısını aramasını öğütlüyor olması.
Nedendi bu korku ? Kimdendi ? Ön yargılar, mahalle baskısı, rezil olurum düşüncesi ne zamandan beri bizim, kızımızın, en yakınımızın hayatından daha önemli oldu?
Gazetelerde ensest ilişkiye dair haber yapma yasağı özendirmemek için mi kol kırılır yen içinde kalır atasözümüzü devreye sokma arzusundan mıydı ?
Bu minik yürekler büyüdüklerinde gerçek bir ilişki yaşayamamalarının sorumlusu olarak neyi göstereceklerdi ? Sadece amca dayı abi ve babayı mı ? Yoksa yıllarca kimseye anlatamamış olmanın verdiği sorumluluğu omuzlarında taşımış olmalarını mı ?
Meseleye kuyruk sallama gözüyle bakan insanlar olduğu sürece bu sorunlar nasıl aşılacak?
“Mahalle baskısı” daha ne kadar bu suçları cezasız bırakacak?
Ben düşündüm ve çözüm bulamadım. Farkındalık sağlamaksa önemli olan bu farkındalığı hep birlikte sağlayabiliriz.
Burada anlatılan sorun kendisini tatmin etmeye çalışan cinsel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan bireyler değil ciddi psikolojik sorunlardır.
Psikolog adayı olarak benim ilerde bu insanları topluma kazandırmak için yapmam gerekenler nedir sorusunu sorduran film kafa karışıklığımı daha da arttırmış bulunmaktadır.
Ecem Yılmaz
Haklısın gerçekten çok anlamlı anlattiniz
YanıtlaSil