Bulduğumu sanmaktan ziyade umduğumu aramaktayım der Üstad. Buldum dediğim an kaybettiğim şeyden bahsediyor belki de bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğim. Arıyorum çaresizce. Sonunu bilemeden. Merakla ve sabırla. Sabır yetim çocukların doğuştan öğrendiği bir şey olsa gerek. Sabrı öğreten bin bir tane vesvesenin içinde kaybolmak doğan güneşe hep yüzünü dönmeye çalışmak. Konuşmak araştırmak oldu bu aralar. Sonra konuşamamak kaçmak hep kaçmağa dönüştü. Neyden ve kimden kaçtığım çok aşikardı aslında. Nasıl kaçabilirdim ki kendimden. Aynaya her baktığımda gördüğüm o değil miydi? Ayna bütün yalanları yalanlar gibi yüzüme her seferinde vurmaz mıydı acı gerçeği?
Kendimle girdiğim savaş aslında nefsimle olan değil miydi? Gözlerimi her kapatışım O’na açılan yeni bir yol olmayacak mıydı? Güneş her gün yeniden doğacak ardından gelecek gece yer yüzünü bütün siyahlığıyla örtmeyecek miydi?
Kendiyle olan savaşta hep kaybeder mi insan? Yalnızlığına sarılıp kabul ne zaman edilir hiçliği. Hiçlik sonsuzluğa açılan yeni bir kapı değil midir zaten.
Sonsuzluğa olan merak herkesten uzakta mı? Kimseyle konuşmadan mı kavuşabiliriz mucizevi gerçeğe.
Dünyevi aşk ne zamandan beri İlahi aşka dönüşmüştü? Çok uzak değil bu cevap 3-5 ay belki de.
Mecnun’nun karşısına Leylayı getirdiklerinde Mecnun’un aşık olduğu Leyla’nın o olmadığını söylediği an ne büyük andır. Ne büyük nimettir Mecnun için.
Hangilerimiz o nimetle ödüllendirileceğiz? Daha ne kadar yol var? Yolun sonu nereye çıkıyor bilmek istemiyor mu üç beş kişiden fazlası?
Gereksiz yapılan her muhabbet sızlatmıyor mu senin içini de ? Gereksiz muhabbetler mi beni bu noktaya getirdi yoksa? Yoksa onlar mı uzattı yolumu?
Arayış. Sonsuzluğu.. Sabırla. Bulacağına inandığı bir şeyi sonsuza kadar aramaktan neden vazgeçer insanoğlu?
Arayacağım ve buldum demeyeceğim hiçbir zaman. Belki o zaman tadarım aşkın şarabından. Belki o zaman kavuşurum sonsuz huzura.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder