Duygularımın midesi bulanıyor.
Çok karıştırırsan
kusarsın demişti babam ilk içki içmeye başladığım zamanlarda.
Yavaş yavaş iç çarpar demişti. Hepsini yaptım.
Yavaşta içtim hızlı da
Hızlı içince birden dünya tüm hızıyla gondola bindirdi minik
bedenimi.
Sonra karıştırdım hepsini. O zaman da midem atladı boş
vagona.
Büyüyünce tövbe ettim. Çünkü içki günahtı.
Öyle demişse öyle olsun dedim.
Zaten lunaparkta hiçbir oyuncağa korkudan binemeyen sadece
izleyip evine dönen çocuk olmuştum.
Çok duyguyu karıştırınca da duygularım bulandı. Acaba biraz
da hızlı mı hissettim, birden başım dönmeye başladı?
Mide bulanması dünyanın en kötü şeyidir çünkü.
Çünkü mide bulanınca hayatta hiçbir şey keyif vermez.
Kussan rahatlarsın da.
O da derman olmaz yeni bulantıyı kapıda bekletir.
Aşk şarabını tattım biraz daha büyüyünce.
Sizin bildiğiniz gibi kırmızı değil berrak bir beyazdı o.
Ölümü tattım sonra bir karıncanın kocaman kırıntıyı yuvasına
taşırken yakalandığı
Nefreti tattım en umulmaz yaşlarımda flashbacklerde kaybolan
Merhameti tattım hasta olduğum vakit başımda gözyaşı döken
ayaklarının altı cennet olan melekte
Bir olmayı tattım aynı karında ilk besinimizi aldığımız adamın
mağlubiyetinde
Dostluğu tattım karşısında utanmadan ağladığım en büyük
hediyem dediğim canımdan parçalarda
Özlemi tattım daha ufacıkken beni yakalayan yaramaz
oyunlarda
Duygularımın midesi bulandı sonra.
Sonra dedim ki isyan değil yanlış anlama bu söylemlerim.
Sitemim de sevgimden. Beni benden iyi bilirsin.
Elhamdülillah der daha güçlü yürürüm sen izin verdiğin müddetçe yeni açtığın yollarda.