23 Nisan 2013 Salı

Ruh'a Mercek


Bir insan sürekli kendi başarılarından bahsediyorsa, geçmişte çok ciddi başarısızlıkları olmuştur. Ve bunu ısrarla sizin yanınızda anlatma ihtiyacı doğuyorsa bilinçaltında size olan büyük bir övgü vardır aslında. Şahsi algılamamakta fayda vardır.

Bir bayan sık sık kendisinin ne kadar güzel olduğunu dile getiriyorsa benlik algısının sadece “dişilik” üzerine kurulu olduğunu ve aslında kendince “kadın”dan başka bir anlam ifade etmediğinin çığlığını atıyordur etrafındakilere. Yapmanız gereken onda var olan diğer güzellikleri de farkına varmasını sağlayıp “birey” olduğunu göstererek, bunun daha haz verici olduğunu ona anlatmaktır.

Bir insan sürekli karşısındakini eleştiriyor ve alaycı tavırlarla aşağılamaya çalışıyorsa Adler’in aşağılık kompleksi dediği oluşumu ortaya çıkmaktadır. Kişi yetiştirilirken gördüğü yetersizliklerin hıncını bir şekilde karşısındakinden çıkartmaya çalışırken ortaya traji-komik hadiseler çıkardığının çokta farkında değildir. Öyle biri tarafından gelen eleştirilerin yapmaya değil yıkmaya yönelik olduğunu kendinize anlatmanız ve olaydan karşılıklı olarak en az hasarla ayrılmanız gerekmektedir.

Kişi eğer sürekli sizi delicesine sevdiğini iddia ediyorsa, bebeklikten gelen bağlanma problemlerini sizin üzerinizden gidermeye çalışıyordur. Bebeklikte yaşadığı annenin bir gün aşırı ilgili bir gün aşırı ilgisiz tavrı bebek büyüdüğünde ve yetişkin olduğunda da romantik ilişkilerini etkilemektedir. Bu pek de onun hatası olmamakla beraber sürekli sizi sevdiğini söylemesi, karşı cinsin sineğinden bile kıskanması, her zaman kuşkulu ve güvensiz olmasına sebebiyet vermektedir. Eğer birazcık aklıselim insanlardansanız bebeklikte bu tip bağlanma yaşamış olan bireylerin “seviyorum ondan kıskanıyorum” maskelerine itimat etmezsiniz.

Bir insan sürekli kendi acılarından prim yapmaya çalışıyorsa ve sizin yanınızda sürekli “kurban” ise ona acıyarak davranmanız ona iyilikten çok, onun mazoşist ve sadist tavırlarını kamçılayan bir kırbaç olmaktan öteye geçmeyecektir.

Kişi eğer sürekli bir konuda “ordinaryüs” edalarıyla açıklamalar yapıyorsa, onun ne kadar çaresiz bir durumda olduğunu bilerek, çokta mat etmemeye çalışın. Kendi varlığını etraftaki insanlara kanıtlamak ve içinde bulunduğumuz kocaman dünyada küçük bedeniyle bir yer bulmak için olan çırpınışlarını hoş karşılayın. Çünkü altını biraz deştiğiniz zaman konuyla ilgili sadece kulaktan dolma bilgilere sahip olduğunu;  alıntılar yaptığı kitapların, konuşma içerisinde göndermeler yaptığı şairlere ve yazarlara hakimiyetinin Google bilgisinin ötesinde olmadığını fark edeceksiniz.

O yüzden etrafınızda eleştirdiğiniz, sağda solda dedikodusunu yaptığınız insanların aslında nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu fark edin lütfen. Böylece hoş görü potansiyeliniz artacak ve böyle trajik olaylara mahal vermeyeceksiniz.


Bol ruh sağlıklı günleriniz olsun.

Ecem Yılmaz

2 Nisan 2013 Salı

Ecem Ölçeği


Siz hiç sokakta ıslık çalarak dolaştınız mı ?

Ya da insanların yağmurda koşuşturmasını seyrederek eğlendiniz mi acaba?

Aklınıza bir fıkra geldi mi farkında olmadan toplu taşımalarda aptalca gülümseme oluştu mu suratınızda ?

Ya da o iyi insanların iyiliklerini düşünüp dudağınızın kenarına düşen tebessümü ” Yakaladım seni yaramaz.” diye fark ettiniz mi?

Hiç cebinizde ki son para simit mi alsam dolmuşa mı binsem diye ikileme düşürdü mü sizi?

Ya da şarkının sonunu hatırlamadığınız anlarda karşınızdakine çaktırmadan aklınızdan mırıldanmaya devam ettiniz mi ?

Gizli gizli sigara içtiniz mi Beşiktaş-Üsküdar motorunda?

Gözyaşlarınızı saklamak için güneş olmayan yerde güneş gözlüğüyle dolaştınız mı tüm gün mesela?

Hiç sevdiniz mi ya da baş döndürürcesine?

İçimde kelebekler uçuyor diyebildiniz mi huzuruna çıktığınızda en sevdiğinizin?

Hiç kaybettiniz mi yıllarca sakladığınız o en güzel anıların masumluğunu?

Ya da çok güvendiğiniz yabancı yıllar sonra gerçek yüzüyle karşınıza çıktı mı?

Hiç hiç olduğunuzu keşfettiğiniz o güzel anlara tanık oldunuz mu?

Ne güzel yaratmışsın ya Rab dediniz mi bir çiçeğe bakarken?

Hayır mı ?

Boş verin o zaman.